Birkaç yıl önce zeytin hikayemizin peşinden koşup, onu belgeselleştirmeye çalışırken çok güzel insanlarla tanıştım. Her birinin anlatılası çok derin ruhları olduğunu gördüm. Kalben inandığımız ve çaba gösterdiğimiz bu süreç şüphesiz aynı çabada olan insanlarla yollarımızı kesiştirdi. Bu kişilerden birisi de sevgili Halil İbrahim Amca...
Gerçek bir köy insanı. Üreten, kurdun kuşun hakkını gözeten, yanan ağaçların acısına şiir yazan pastoral ve romantik bir insan. Daha ilk buluşmamızda bize yazdığı yazıları şiirleri getirmişti. Belli ki derdini yazarak anlatmayı çok seviyor diye düşünmüştüm. Okuryazarlık sevdasını görünce ona verilebilecek en güzel hediye kitaptır deyip, ağaçların gizli yaşamı kitabını armağan etmiştim. Sonra film gösterimine davet ettim, ama kendi gelemeyince Orhanlı bölgesine ait atalık tohumlardan yetişen güz karpuzlarını göndermişti katılımcılara. Atalık tohum olduğunu da yazmayı unutmamıştı, insanlar tohumu saklayıp sonra toprağa ekebilsin diye. Ne kadar naif bir düşünce değil mi?
Derken biz İstanbul'dan taşındık ve daha sık görüşebilir hale geldik. Ben ona sever diye yazdığım köşe yazılarını attım. O da bana doğadan yazılar gönderdi. Artık belgesel filmimiz dışında, aramızda yazmak üzerinden bir bağ oluştu.
İşte ben bugün onun yazısını paylaşmak istedim. Bugün dünya biyolojik çeşitlilik günü. Çeşitliliğin kıymetini öyle çok biliyor ki yıllarca biyoloji okusam onun toprakla doğayla canlılarla olan ilişkisine ulaşamam.
Hayıt bitkisinin yani Halil İbrahim Amca'nın deyişiyle Bal Ormanı'nın insan dahil diğer canlılar için ne kadar önemli olduğunu onun gözünden görelim. İyi ki hayıtları düşünen, doğanın diğer parçalarını düşünen insanlar var. Yaşasın yaşamda çok seslilik!
Mayıs 2022
Hayıt çalısı bölgemizde, dağlarımızda, çay ve dere yataklarımızda doğal olarak yetişen bir orman çeşididir.
Sıcağa, soğuğa, susuzluğa ve kuraklığa karşı çok dayanıklıdır. Hatta yeni bağ dikerken destek olarak kullandığımız hayıt kazıkları hemen uyanıp filiz verir.
Aslında hayıt çalısı bir ‘’Bal Ormanı’’dır. Mayıs sonu ve Haziran aylarında hayıtlar morlu beyazlı rengarenk çiçekler açar. Bu çiçeklerden bölgemize has bol miktarda hayıt balı üretilmektedir. Hayıt çalıları tarlalarımızı çay ve dere yataklarımızı sel ve taşkınlara ve erozyonlara karşı çok iyi korumaktadır. Yakacak odun ihtiyacımızın bir kısmını hayıtlardan karşılarız.
Tarihi, kültürel ve doğal ev eşyalarımızdan olan zeytin toplama sepeti, kelefir ve küfe hayıttan yapılır. Düzgün hayıt dallarından zeytin çırpmak için çırpak (sırık) yapılır. Çürümez, kırılmaz yıllarca kullanılır.
Diğer orman ağaçlarına göre daha sağlam ve dayanıklı olduğu için, çardakların, bahçelerin ve hayvan ahırlarının kenarlarına hayıt dalarlından çit yapılır. Hayıt tohumlarından da bazı ilaçlar yapılır.
Hiç bakım gerektirmeden doğada kendiliğinden yetişip yaşayabilen hayıtların sayısı, yeni tarım arazileri açımı esnasında sökülmesiyle ve yangın, sel gibi nedenlerle maalesef her yıl azalmaktadır. Yukarıda değerli bilgilerinize arz ettiğimiz hususlar değerlendirilerek, ekonomik, sosyal, kültürel ve doğal değeri olan hayıtların korunması için insanlarımızın gerekli bilgi, ilgi alaka ve hassasiyet göstermelerini istiyoruz.
Saygılarımızla
Halil İbrahim Hamarat